24 Eylül 2010 Cuma

Siyaset Bilimci olarak vatana hizmet

Efe Kerem Sözeri
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu,
Vrije Universiteit Amsterdam MSc. Social Research yükseklisans öğrencisi
Öncelikle belirtmeliyim ki, vicdani ret hakkını savunuyor ve Türkiye'deki tüm hukuksal ve hukuk dışı zorluklara rağmen vicdani ret hakkını kullanan tüm bireyleri destekliyorum.

Ben, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) değilse de Türkiye toplumuna hizmet etmeyi bir görev sayıyorum. Çünkü bence topluma hizmet tüm sosyal bilimcilerin görevidir, en azından kendini -Gramsci'nin tanımıyla- toplumun bir parçası sayan organik entellektüellerin.

İçinde doğduğum toplumun kendi tarihiyle yüzleşmek ve kendi kimliğini benimsemekle pek çok sorunu varken eleştirel tarihçilere; bizi biz yapan farklı toplulukların (azınlık ya da değil) özgün değerlerini hatırlatmak için bağımsız etnograflara; ve tüm bu değerler/algılar/kimlikler denizini hepimiz için anlaşılır kılmak için sosyologlara ihtiyacı var.

Konunun askerlik hizmeti, TSK ve militarizm boyutunu ele aldığımızda ise siyaset bilimcilerin varlığı önem kazanıyor. TSK sadece gayri safi milli hasıla'dan kendine ayrılan pay nedeniyle değil, Türkiye toplumunun aklında ve kalbindeki anlamıyla da birlikte ele alınmalı. Aktif ve gizli siyaset içinde askerlerin rolü, sivilleşme karşıtı askeri-bürokrasi ve ilkokul eğitiminden itibaren Türkiye vatandaşlarının askerliğe karşı güven ile korku arasındaki ilişkisi hep siyaset biliminin inceleme alanındadır.

Benim kişisel olarak bu sürece yapabileceğim katkı ise halen demokratikleşme sürecinde olan Türkiye toplumunun hem bireysel hem de kurumsal seviyede değişime hazırlanmasıdır. Bunda kilit rolü yine TSK ve diğer üst düzey bürokrasi üstlenecektir. TSK, öncelikle yönetim kadrosunda (Genelkurmay Başkanlığı'nın ilgili daireleri) bir anlayış değişikliğine gitmelidir. Askeri hizmetlerin sivil denetimi ve demokratik prensiplere bağlılık bu kadrolara anlatılmalıdır (bu konuda TESEV adlı sivil toplum kuruluşunun çeşitli yayınları halihazırda mevcuttur). TSK'nın bünyesinde kurulu bulunan ve toplumu izlemek, denetim altında tutmak ve siyaseten yönlendirmekle görevlendirilmiş olan daireler lağvedilmeli ve Genelkurmay Başkanlığı saydam bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Daha alt düzey yönetim konumunda bulunan kurmay subaylar ise bizzat tüm Türkiye'deki askeri birliklerde düzenlenecek seminerler vasıtasıyla değişen ! toplum yapısı, demokratik değerler ve sivilleşme süreci hakkında bilgilendirilmelidir.

Bu ve benzeri bilgilendirme yöntemleri militarizm ruhuyla şekillendirilmiş Yüksek Öğretim Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Yargı ve ilgili diğer kurumların yönetici kadrolarıyla tekrarlanmalıdır.

İşte bu, bir siyaset bilimcinin günümüz Türkiye toplumuna verebileceği en değerli hizmettir.

Hiç yorum yok: